( 1885)- (10.06.1966)
1885 yılında İstanbul'da
Aksaray'da, Horhordaki Abdüllatif Suphi Paşa Konağında dünyaya geldi.
Babası Maarif Nazırlarından Abdüllatif Suphi Paşa, annesi ise Ülfet
Hanımdır. İlk tahsilini Kısıklı, Altunizade ve Numune-i terakki
mekteplerinde yapan Tanrıöver, 2. Abdülhamid'in iradesiyle parasız ve
yatılı olarak orta tahsilini Galatasaray lisesinde tamamlar. 1905
yılında Reji idaresinde tercüme servisinde ilk görevine başlar. Daha
sonra muhtelif okullarda öğretmenlik yapar. Edebiyat fakültesinde ders
verir. Profesör olur. 1913'te Edirne'deki Bulgur zulümün-dünyaya
anlatmak için seçilen heyetin içindedir.
Fecri ati grubu içinde şair ve eleştirici yazar olarak Türk Edebiyatına
giren Tanrıöver, gerçek yerini ve kişiliğini milli edebiyat cereyanı ve
Türk Ocağı kadrosunda bulmuştur. Ayrıca Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ömer
Naci'den sonra Türk dünyasında büyük bir ün kazanan yeni bir milli
hatiptir.
35 yaşında Milli Mücadeleye Antalya Milletvekili olarak katılan
Tanrıöver'e milletvekilliği uhdesinde kalmak üzere Matbuat ve İstihbarat
Umum Müdürlüğü görevi verilir.
Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığına getirilen H. Suphi Tanrıöver, bu
görevini muayyen zamanlarda iki defa sürdürmüş, Mehmet Akif Ersoy'un
yazdığı İstiklal Marşımızın Millet Meclisinde kabulü onunu büyük
çabaları sonucu gerçekleşmiştir.
Tanrıöver daha sonra Bükreş büyükelçiliğine tayin edilmiş, bu görevi
1944'te sonra ermiştir. 1946'da İstanbul'dan milletvekili olmuş, bu
görevi de 1960'a kadar devam etmiştir.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, 10 Haziran 1966 yılında İstanbul'da ölmüş,
Edirne Kapı Merkezefendi mezarlığına gömülmüştür.
Bu yazar "Türk Ocağı ve Hamdullah ikiz kardeş gibidir. Muhakkak biri
diğerini hatıra getirir" der. Gerçekten Türk Ocağı dendiği zaman mutlaka
H. S. Tanrıöver akla geliyor. 1912 yılında 766 sıra numarasıyla Türk
Ocağına üye olmuş, yıllarca başkanlık yapmış, çok canlı çok ateşli
hitabeleriyle, bu mukaddes ocakta geliştirilmiş Türk Milliyetçiliğini
gür ve temiz sesi, tipik bir sembolü olmuştur.
Türk Ocağına büyük emeği geçen kuruculardan Yusuf Akçora şunları söyler:
"Ocağın tarihinde fasıla yoktur. Türk Ocağı bur fasılasız hayatın en
ziyade reisi Hamdullah Suhi Beye borçludur. Kendi hayat ve istikbalini
Ocağa katmış olan Hamdullah Suphi Bey, enerjisi, fikir takibi, ruh
aşinalığı ve işi zor bulunur tertipleyiciliği sayesinde Türk Ocağını
Milli Türk Devletinin kuruluşuna kadar getirebildi"
Muhtelif aralıklarla otuz dört yıl gibi uzun bir süre genel başkanlık
yaparak kırılması çok zor bir rekorun da sahibidir. Genel başkanlık
yaptığı dönemler (1912), (1949-1959) ile (1961-1966) yılları
arasındadır.
Tanrıöver en büyük hizmetlerinden biri de Türk Ocağı binası
yaptırmasıdır. Tamamen Ocaklıların ve halkın katkıları ve gayretleri ile
meydana getirilen bu bine, daha sonra Ocaklılardan alınmış, çeşitli
girişimler müspet bir sonuç vermemiştir. Bu gün Devlet Resim ve Heykel
Müzesi olarak açık olan Tarihi Türk Ocağı binası, her Ocaklının
gerçekleşmesini gönülden istediği hayalidir, arzusudur, isteğidir.
Tarihi Türk Ocağı binasının mülkiyeti Türk Ocaklarına yani asli sahibine
geçinceye kadar, bu mücadele devam edecektir.
Hamdullah Suphi Tanrıöver'in bir çok yazı ve şiirlerinin yanında, "Dağ
Yolu" ve "Günebakan" adlı iki de eseri vardır.
1885 yılında İstanbul'da
Aksaray'da, Horhordaki Abdüllatif Suphi Paşa Konağında dünyaya geldi.
Babası Maarif Nazırlarından Abdüllatif Suphi Paşa, annesi ise Ülfet
Hanımdır. İlk tahsilini Kısıklı, Altunizade ve Numune-i terakki
mekteplerinde yapan Tanrıöver, 2. Abdülhamid'in iradesiyle parasız ve
yatılı olarak orta tahsilini Galatasaray lisesinde tamamlar. 1905
yılında Reji idaresinde tercüme servisinde ilk görevine başlar. Daha
sonra muhtelif okullarda öğretmenlik yapar. Edebiyat fakültesinde ders
verir. Profesör olur. 1913'te Edirne'deki Bulgur zulümün-dünyaya
anlatmak için seçilen heyetin içindedir.
Fecri ati grubu içinde şair ve eleştirici yazar olarak Türk Edebiyatına
giren Tanrıöver, gerçek yerini ve kişiliğini milli edebiyat cereyanı ve
Türk Ocağı kadrosunda bulmuştur. Ayrıca Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ömer
Naci'den sonra Türk dünyasında büyük bir ün kazanan yeni bir milli
hatiptir.
35 yaşında Milli Mücadeleye Antalya Milletvekili olarak katılan
Tanrıöver'e milletvekilliği uhdesinde kalmak üzere Matbuat ve İstihbarat
Umum Müdürlüğü görevi verilir.
Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığına getirilen H. Suphi Tanrıöver, bu
görevini muayyen zamanlarda iki defa sürdürmüş, Mehmet Akif Ersoy'un
yazdığı İstiklal Marşımızın Millet Meclisinde kabulü onunu büyük
çabaları sonucu gerçekleşmiştir.
Tanrıöver daha sonra Bükreş büyükelçiliğine tayin edilmiş, bu görevi
1944'te sonra ermiştir. 1946'da İstanbul'dan milletvekili olmuş, bu
görevi de 1960'a kadar devam etmiştir.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, 10 Haziran 1966 yılında İstanbul'da ölmüş,
Edirne Kapı Merkezefendi mezarlığına gömülmüştür.
Bu yazar "Türk Ocağı ve Hamdullah ikiz kardeş gibidir. Muhakkak biri
diğerini hatıra getirir" der. Gerçekten Türk Ocağı dendiği zaman mutlaka
H. S. Tanrıöver akla geliyor. 1912 yılında 766 sıra numarasıyla Türk
Ocağına üye olmuş, yıllarca başkanlık yapmış, çok canlı çok ateşli
hitabeleriyle, bu mukaddes ocakta geliştirilmiş Türk Milliyetçiliğini
gür ve temiz sesi, tipik bir sembolü olmuştur.
Türk Ocağına büyük emeği geçen kuruculardan Yusuf Akçora şunları söyler:
"Ocağın tarihinde fasıla yoktur. Türk Ocağı bur fasılasız hayatın en
ziyade reisi Hamdullah Suhi Beye borçludur. Kendi hayat ve istikbalini
Ocağa katmış olan Hamdullah Suphi Bey, enerjisi, fikir takibi, ruh
aşinalığı ve işi zor bulunur tertipleyiciliği sayesinde Türk Ocağını
Milli Türk Devletinin kuruluşuna kadar getirebildi"
Muhtelif aralıklarla otuz dört yıl gibi uzun bir süre genel başkanlık
yaparak kırılması çok zor bir rekorun da sahibidir. Genel başkanlık
yaptığı dönemler (1912), (1949-1959) ile (1961-1966) yılları
arasındadır.
Tanrıöver en büyük hizmetlerinden biri de Türk Ocağı binası
yaptırmasıdır. Tamamen Ocaklıların ve halkın katkıları ve gayretleri ile
meydana getirilen bu bine, daha sonra Ocaklılardan alınmış, çeşitli
girişimler müspet bir sonuç vermemiştir. Bu gün Devlet Resim ve Heykel
Müzesi olarak açık olan Tarihi Türk Ocağı binası, her Ocaklının
gerçekleşmesini gönülden istediği hayalidir, arzusudur, isteğidir.
Tarihi Türk Ocağı binasının mülkiyeti Türk Ocaklarına yani asli sahibine
geçinceye kadar, bu mücadele devam edecektir.
Hamdullah Suphi Tanrıöver'in bir çok yazı ve şiirlerinin yanında, "Dağ
Yolu" ve "Günebakan" adlı iki de eseri vardır.