*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->


Join the forum, it's quick and easy


*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

● En Güncel Paylaşım Platformu ●

---Misafir--- Hos Geldiniz Daha iyi Bir Hizmet İçin Üye olunuz.ÜyeLer Link GörebiLir

    Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri

    KeTo[N]
    KeTo[N]
    ● Co-Admin ●
    ● Co-Admin ●


    Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri Empty Anıtkabir'in bilinmeyen şifreleri

    Mesaj tarafından KeTo[N] Cuma Ekim 08, 2010 9:20 am

    Muhatabım Anıtkabir'in çevresine dikilen ağaçlarla ilgili de enteresan şeyler söylemişti. “Tesadüf değil” diyordu “buranın yeşillendirilmesi için seçilen ağaçların bodur olması. Ankara'nın düzlük alanda bulunabilecek en yüksek tepesi olan Rasattepe 'görkem'i hazırlayan bir zemin oldu. Buranın yeşillendirilmesinde kullanılan ağaçlar ise bilinçli olarak kısa boylu bodur ağaçlardan seçildi. Böylece anıt yapının Ankara'nın her tarafından görülebilmesi amaçlandı. Düşünün Anıtkabir'in etrafı ulu çınarlar ya da servilerle dolu olsaydı yarım asır içinde yani tam da bu yıllarda anıt mezar görünmez hale gelirdi.”

    Yapım yıllarındaki ağaçlandırma tercihlerine ilişkin olarak anlatılanları yıllar sonra yaşanan bir olayla birlikte düşününce mimarın haklılık payı var gibi görünüyordu. Ankara'nın en görkemli yapısı olması öngörülen Anıtkabir'in -ki 1950'lerde tam da öyleydi- yıllar sonra bu özelliğine bir ortak gelebileceği fikri bazılarının ciddi tepkilerine yol açmıştı. Turgut Özal Başbakanlığı döneminde sürüncemede kalan Kocatepe Camii'nin inşaatını hızlandırıp projesinde de değişiklikler yapıp camiyi büyüttüğünde pek çok köşe yazarı caminin büyüklüğünü dillerine dolamışlardı. “Özal Ankara'nın en büyük yapısı Anıtkabir'le boy ölçüşecek bir cami yaptırıyor. Amacı Anıtkabir'in Ankara siluetindeki tekliğini ve büyüklüğünü gölgelemek” yollu eleştiriler o günlerde yaygın hale gelmişti.

    Anıtkabir'in yerinde Frigliler'in mezarları vardı

    Anıtkabir'in semboller üzerinden anlatımı yeterli deyip teknik özelliklerine bakılacak olursa burada da ilginç pek çok detay bulunuyor. Anıtkabir'in inşası için ilk olarak Ankara Kalesi ile Atatürk Orman Çiftliği de gündeme gelmişti. “Atatürk geçmişi değil geleceği temsil eder” denilerek eski çağlardan kalma Ankara Kalesi fikrinden vazgeçildi. Atatürk Orman Çiftliği'ne karşı çıkanlar ise “Burası mesire eğlence yeridir. Bir anıt mezar için uygun olmaz” görüşünü savunmuşlardı.

    Anıtkabir'in şimdiki yerini ise CHP Trabzon Milletvekili Mithat Aydın önermişti. Anıtkabir'in bulunduğu yer rasat takipleri yapıldığı için Rasattepe olarak anılıyordu. Anıtkabir'den sonra adı Anıttepe olan mahalde çok eski asırlarda da yine mezarlar vardı. M.Ö XII. yüzyılda Anadolu'da devlet kuran Frigliler'e ait bazı mezar yapıları (tümülüsler) burada bulunuyordu. Mezarlarda ölünün öbür dünyada kullanacağı düşünülen günlük hayata dair eşyalar vardı. İskelet kalıntıları ile bütün bu eşyalar Anıtkabir'in buraya yapılma kararının alınması üzerine Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne taşındı.

    Anıtkabir için 1941'de açılan yarışmaya Türkiye Almanya İtalya Avusturya İsviçre Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katılmıştı. Yapıma ise ilk üçe giren projelerden Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda'nınkiler uygun görüldü. İnşaatına 9 Ekim 1944'de başlanıp 1 Eylül 1953'de tamamlanan Anıtkabir'in ağırlığının 150 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Anıt mezar 750 bin metrekarelik bir alan üzerinde Aslanlı Yol tören meydanı mozole ve on kuleden oluşuyor. Anıtkabir; depreme dayanıklı kılınmak için geminin su altındaki kısmı gibi önemli bir bölümü toprağın içine gömülerek inşa edildi.

    Kabir 40 tonluk lahitin altında

    Mustafa Kemal Atatürk'ün kabri 40 tonluk yekpare mermerden yapılan sembolik lahtin yaklaşık 7 metre altındaki mezar odasında bulunuyor. Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki mezar odasında kabrin etrafı her ilden getirilen topraklarla çevrili. Ölümünden 15 yıl sonra Etnoğrafya Müzesi'ndeki geçici istirahatgâhından Anıtkabir'e nakledilen Atatürk'ün naaşı tahnit işleminin çözülmesinin ardından buraya defnedildi. Mezar odasına Genelkurmay Başkanı'nın izniyle girilebiliyor. Ankara'nın neredeyse her tarafından görülebilen Anıtkabir'in bayrak direği ise ABD'de yaşayan Nazmi Cemal isimli bir işadamı tarafından 1946'da Türkiye'ye armağan edildi. Uzunluğu 335 metre olan bayrak direğinin 4 metrelik kısmı kaidenin altında bulunuyor.

    Anıtkabir Nizamnamesi'nden…

    “- Merasim bölüğü Alle boyunca ve Mozole önünde meydanlık etrafında bulunan nöbetçiler tüfekli ve merasim bölüğü kıyafetinde (Kordon yok) bulunurlar.

    - Mozole merdivenlerinde ve için de bulunan nöbetçiler tabancalı beyaz palaska eldiven ve çelik başlıklı bulunurlar.

    - Bu ziyaretlere katılacaklar ziyaret saatinden 15 dakika evvel (10 Kasım'da saat 08.40 da) Anıtkabir giriş merdivenleri önündeki meydanda hazır bulunarak tertibi alırlar.

    - Ziyaretçilerin başkanı teslim aldığı çelengi sembolik taşın muayyen yerine koyarak yerini alır. Bu esnada boru ile verilecek bir (Ti…) işaretiyle ziyaretçiler saygı duruşuna geçerler. Bir dakikalık (10 Kasım'da 2 dakikalık) bir saygı duruşunu mütaakıp bando İstiklal Marşı'nı çalmaya başlar.

    - Mozole'nin boşalmasını mütaakıp ziyaretçiler protokol sıralarına göre ve altışarlı sıralar halinde Mozole'nin sol kapısından girmek ve sağ kapıdan çıkmak suretiyle sembolik taşın önünden bir saygı geçidi yaparlar.”

    Atatürk siyaset sahnesinde yaşıyor

    Siyaset bilimci Mimar Türkkahraman “Türkiye'de Siyasal Sosyalleşme ve Siyasal Sembolizm” isimli kitabında Atatürk İnönü ve Anıtkabir bağlamında şunları söylüyor:

    “Karizmatik bir lider olan Atatürk'ün ölümü sonrası doğan siyasal boşluk manüplasyon ve semboller yoluyla Milli Şef İsmet İnönü'ye lanse edilen bir tür kişilik kültü imajı ile aşılmak istenmiştir. Devlet dairelerine İnönü'nün resimleri asılması ve paralara İnönü'nün resminin basılması karizmatik liderin ölümü sonrasındaki boşluğu doldurma girişimi olarak değerlendirilebilir. Fakat İnönü'nün kişiliği bu boşluğu doldurmada yetersiz kalır. .”

    Türkkahraman'ın görüşleri “Anıtkabir'deki İnönü” gerçeğiyle birleşince kastedilen daha da belirgin hale geliyor. Anıtkabir'e ilişkin detaylar aktaran mimar-heykeltraş da İnönü'nün Anıtkabir'e defni için şunları söylemişti:

    “İnönü'nün lahtinin Anıtkabir'e göre hem çok küçük tutulması hem de hayatta olduklarındaki gibi onun Atatürk'ün yanına 'monte edilmesi' de bilinçlidir. Böylece İnönü'nün sağlığında olduğu gibi öldüğünde de 'İkinci Adam' olduğu gösterilmek istenmiştir. Anıtkabir'de daha sonra yapılan kimi düzenlemeler ise Atatürk'ün; günlük siyasi ideolojik kullanımda 'varmışçasına' intibaını uyandırmak merkezli düşüncelerden sadır olmuştur. Bu çerçevede Atatürk'ün bire bir ölçülerde bir mumya heykelinin müzeye konulması Anıtkabir Şeref Defteri'nin direkt Atatürk'e hitap eden cümlelerle doldurulması hep bu 'Atatürk sanki sağ'mışçasına bir havanın oluşturulmasına yönelik bilinçli uygulamalardır.”

      Forum Saati Ptsi Nis. 29, 2024 9:52 am