*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->


Join the forum, it's quick and easy


*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

● En Güncel Paylaşım Platformu ●

---Misafir--- Hos Geldiniz Daha iyi Bir Hizmet İçin Üye olunuz.ÜyeLer Link GörebiLir

    İlk Askeri Tecrübeler

    KeTo[N]
    KeTo[N]
    ● Co-Admin ●
    ● Co-Admin ●


    İlk Askeri Tecrübeler Empty İlk Askeri Tecrübeler

    Mesaj tarafından KeTo[N] Çarş. Ekim 13, 2010 10:37 am

    Atatürk ilk görevi için Şam’a gönderildi. 1905–1907
    yılları arasında Şam'da 30.süvari alayında bölük komutanı olarak görev
    yapan Atatürk, 29. süvari alayında bölük komutanı olan arkadaşı Lütfi Ümit Bey’le ev tutup birlikte yaşamaya başladı. Kılıç Ali, o dönemle ilgili bir durumu daha sonra şu şekilde anlatacaktı;
    İlk Askeri Tecrübeler Tirnak-solİlk Askeri Tecrübeler Spacerİlk Askeri Tecrübeler Tirnak-sag
    Aradan bir müddet geçtikten sonra, günün birinde kumanda etmekte
    oldukları bölüklerinin alaylarıyla birlikte vazife alarak Havran
    havalisine hareket etmek üzere olduklarını haber alınca her ikisi de
    hayretler içinde kalmışlar. Kendilerine haber vermeksizin kıtalarının
    hareket etmiş olmalarına hiçbir mana verememişler. Bu vaziyet
    karşısında Mustafa Kemal fena halde sinirlenmiş. Kendilerine karşı
    lakaydi gösteren kıtalarının kumandanına yaptığı şikâyetten bir netice
    alamayınca doğrudan doğruya ordu kumandanına şikâyete karar vermiş.
    Fakat bu sefer de ordu kumandanından beklediği hassasiyeti görememiş.
    Bunun üzerine işi enerjisiyle halletmeye karar vererek harekete geçmiş
    ve arkadaşı Lütfi Müfit Bey’e de kendisini takip etmesini istemiş.
    Kumandanların istihfaf ve istememelerine rağmen onlar da bu harekâta
    iştirak etmişler.
    Meğer süvari kıtasının aldığı vazife aynı zamanda on senelik verginin
    tahsiliymiş. Atatürk, bu vergi tahsilâtı esnasında köylülerin
    çektikleri zahmetleri, uğradıkları mezalimi ve o sırada yapılan
    suiistimalleri nefretle anlatıyor ve kıtanın aldığı vazifeyi
    “haydutluk” diye tavsif buyuruyordu.
    Bir gün alay zabitlerinden biri Lütfi Müfit Bey’e yapılan yolsuzluklara
    göz yumması için altın para teklif etmiş. Müfit bey bu teklifi
    reddetmekle beraber Mustafa Kemal Bey’i de haberdar etmiş. Mustafa
    Kemal, Müfit Bey sormuş: “Müfit, sen bugünün adamı mı olmak istiyorsun,
    yoksa yarının mı?”Müfit bey derhal bu suale: “Elbette yarının adamı
    olmak isterim” diye yanıt vermiş. Müfit Bey’in bu cevabı o zaman
    Atatürk’ün o kadar hoşuna gitmiş ki, bunu daima anlatırlar ve: “Elbette
    o teklif edilen parayı alamazdı ve almadı. Çünkü o, bugünün adamı değil
    yarının adamı olmak istiyordu” diye Müfit Bey’e iltifatta bulunurlardı.



    Kılıç Ali’nin anlattığı bu önemli durum, Atatürk’ün rüşvete ne kadar
    karşı olduğunu, her daim dürüstlüğü ön planda tuttuğunu, haksızlığa
    gelemediğini ve kafasının ülkesinin geleceğinde olduğunu
    göstermekteydi. Rüşvet olayını namus meselesi olarak görmesinin
    ötesinde, bunu tarih ve gelecek bilinci içinde değerlendirmekteydi.
    Atatürk ilk askeri tecrübesini yaptığı Şam’daki görevini 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) olarak tamamladı. Daha sonra Manastır'da III. Ordu'ya atandı ve
    19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkan olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderilen Atatürk, Picardie Manevraları'na katıldı.

    Atatürk ilk görevi için Şam’a gönderildi. 1905–1907
    yılları arasında Şam'da 30.süvari alayında bölük komutanı olarak görev
    yapan Atatürk, 29. süvari alayında bölük komutanı olan arkadaşı Lütfi Ümit Bey’le ev tutup birlikte yaşamaya başladı. Kılıç Ali, o dönemle ilgili bir durumu daha sonra şu şekilde anlatacaktı;
    İlk Askeri Tecrübeler Tirnak-solİlk Askeri Tecrübeler Spacerİlk Askeri Tecrübeler Tirnak-sag
    Aradan bir müddet geçtikten sonra, günün birinde kumanda etmekte
    oldukları bölüklerinin alaylarıyla birlikte vazife alarak Havran
    havalisine hareket etmek üzere olduklarını haber alınca her ikisi de
    hayretler içinde kalmışlar. Kendilerine haber vermeksizin kıtalarının
    hareket etmiş olmalarına hiçbir mana verememişler. Bu vaziyet
    karşısında Mustafa Kemal fena halde sinirlenmiş. Kendilerine karşı
    lakaydi gösteren kıtalarının kumandanına yaptığı şikâyetten bir netice
    alamayınca doğrudan doğruya ordu kumandanına şikâyete karar vermiş.
    Fakat bu sefer de ordu kumandanından beklediği hassasiyeti görememiş.
    Bunun üzerine işi enerjisiyle halletmeye karar vererek harekete geçmiş
    ve arkadaşı Lütfi Müfit Bey’e de kendisini takip etmesini istemiş.
    Kumandanların istihfaf ve istememelerine rağmen onlar da bu harekâta
    iştirak etmişler.
    Meğer süvari kıtasının aldığı vazife aynı zamanda on senelik verginin
    tahsiliymiş. Atatürk, bu vergi tahsilâtı esnasında köylülerin
    çektikleri zahmetleri, uğradıkları mezalimi ve o sırada yapılan
    suiistimalleri nefretle anlatıyor ve kıtanın aldığı vazifeyi
    “haydutluk” diye tavsif buyuruyordu.
    Bir gün alay zabitlerinden biri Lütfi Müfit Bey’e yapılan yolsuzluklara
    göz yumması için altın para teklif etmiş. Müfit bey bu teklifi
    reddetmekle beraber Mustafa Kemal Bey’i de haberdar etmiş. Mustafa
    Kemal, Müfit Bey sormuş: “Müfit, sen bugünün adamı mı olmak istiyorsun,
    yoksa yarının mı?”Müfit bey derhal bu suale: “Elbette yarının adamı
    olmak isterim” diye yanıt vermiş. Müfit Bey’in bu cevabı o zaman
    Atatürk’ün o kadar hoşuna gitmiş ki, bunu daima anlatırlar ve: “Elbette
    o teklif edilen parayı alamazdı ve almadı. Çünkü o, bugünün adamı değil
    yarının adamı olmak istiyordu” diye Müfit Bey’e iltifatta bulunurlardı.



    Kılıç Ali’nin anlattığı bu önemli durum, Atatürk’ün rüşvete ne kadar
    karşı olduğunu, her daim dürüstlüğü ön planda tuttuğunu, haksızlığa
    gelemediğini ve kafasının ülkesinin geleceğinde olduğunu
    göstermekteydi. Rüşvet olayını namus meselesi olarak görmesinin
    ötesinde, bunu tarih ve gelecek bilinci içinde değerlendirmekteydi.
    Atatürk ilk askeri tecrübesini yaptığı Şam’daki görevini 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) olarak tamamladı. Daha sonra Manastır'da III. Ordu'ya atandı ve
    19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkan olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderilen Atatürk, Picardie Manevraları'na katıldı.

      Forum Saati Ptsi Nis. 29, 2024 10:04 am