Kanuni Sultan
Süleyman ( 23.02.1495)- (23.07.1566)
Osmanlı sultanlarının
onuncusu ve İslam halifelerinin yetmişbeşincisi.
Saltanatı: 1520-1566
Babası: Yavuz Sultan Selim- Annesi: Hafsa Sultan
Doğumu: 27 Nisan 1495 Vefatı: 7 Eylül 1566
1509'da Kefe sancakbeyliğine gönderilinceye kadar babasının yanında
kalmış ve bu müddet içinde iyi bir öğrenim ve eğitim görmüştür. Babası
Yavuz Sultan Selim'in 1514 İran ve 1516 Mısır seferleri sırasında
Rumeli'nin muhafazası ile görevlendirildi ve Edirne'de oturdu. Babasının
vefatı ile de 30 Eylül 1520 tarihinde 26 yaşında iken Osmanlı tahtına
çıktı.
Kanuni Sultan Süleyman Belgrad'ın fethi (1521) ile Orta Avrupa’nın,
şövalyelerin üssü olan Rodos'un zaptı (1522) ile de Akdeniz
hakimiyetinin kapılarını devletine açtı. 1526'da yüz bin kişilik
ordusuyla ve üç yüz kadar top ile Mohaç Ovası'nda Macar ordusuyla
karşılaştı. Bu durumda sancaklarını açık ellerini semaya doğru kaldıran
sultan; "Ya Rabbi! Senin kudret ve himayeni diliyor, Hazret-i
Muhammet'in ümmetine yardımını niyaz ediyorum" diye yalvardı. Tarihin bu
en büyük meydan savaşında düşman ordusunu yok eden Kanuni, 20 Eylül'de
Macaristan'ın başşehri Budin'e girdi. 1529'da Viyana muhasara edildi ise
de kuşatma vasıtalarının getirilmemesi ve kış mevsiminin yaklaşması
üzerine neticesiz kaldı. 1532'de Alman seferine çıkan Kanuni, Viyana'yı
arkada bırakarak Gratz, Marburg, Gunss ve daha bir çok Alman şehirlerini
zaptetti. Yedi ay Avrupa içlerinde dolaştığı halde imparator karşısına
çıkmaya cesaret edemeyince geri döndü.
1534'te Safeviler üzerine sefere çıkan Sultan, Bağdat ve Basra'yı
zaptetti. Bağdat'ta evliya kabirlerini ve Kerbela'da Hazreti Ali ve
Hazreti Hüseyin'in makamlarını ziyaret eden Kanuni, Abdülkadir-i Geylani
hazretlerinin kabrine türbe ve yanına imaret yaptırdı. Fetih
hareketlerine devam eden Kanuni, 1535'teTebriz'i zaptetti. 1537'de
İtalya seferine çıkarak, Otranto'ya kadar ilerledi.
Karalarda cihan hakimiyetini eline geçiren Kanuni Sultan Süleyman,
Barbaros Hayrettin Paşa vasıtasıyla denizlerde de Osmanlı Devleti'nin
gücünü gösteriyordu. Nitekim bu büyük deniz komutanı haçlı donanmasını
27 Eylül 1538'de Preveze'de imha ederek, müstesna bir zaferle Akdeniz'de
tam bir Türk hakimiyeti kurdu. Kanuni Süveyş'te kurduğu donanma ile de
Kızıldeniz'i ve Arabistan sahillerini emniyet altına aldı ve
Avrupalıları Hindistan sahillerinden uzaklaştırmaya başladı.
Bu fetihleri; 1543'te Estergon, Nis ve İstolni-Belgrad, 1551'de
Trablusgarb'ın zaptı ve 1553'te Nahcıvan Seferi takip etti. İhtiyar ve
hasta bir halde iken 1566'da yine cihada çıkan bu büyük Türk sultanı,
Zigetvar kalesinin zaptı sırasında top sesleri arasında 72 yaşında iken
vefat etti. Naşı Süleymaniye'deki türbesine defnedildi.
Türklerin kendisine Kanuni ve Gazi, Avrupalıların ise "Muhteşem"
dedikleri Süleyman Han, babasından devraldığı 6,557,000 kilometrekarelik
Osmanlı toprağını, yaptığı fetihlerle 14,893,000 kilometrekareye
ulaştırdı. Bulunduğu yüzyıl, dünya tarihine Türk asrı olarak geçti. Bu
asırda her sahada dahi devlet ve ilim adamları yetişti. Nitekim
sadrazamı İbrahim Paşa, Lütfi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa; şeyhülislamı
Kemal Paşazade, Ebüssuud Efendi, şairi Baki, Fuzuli; sanatkarı Mimar
Sinan; kaptan-ı deryası Barbaros Hayrettin Paşa olan bir devletin
padişahı Kanuni olurdu.
Sultan Süleyman Han'ın asıl adından daha fazla bilinip, şöhreti olan
Kanuni ünvanı, önceki Osmanlı kanunnamelerini ve devri icabı lüzumlu
hükümleri Kanunname-i Al-i Osman adı altında, İslam hukuku esasları
dahilinde toplattırıp tanzim ettirmesinden ileri gelmektedir. Kanuni
hareket ve sözleri güzel, aklı kamil, nezaketli, irfan sahibi, sözleri
tatlı, alim, hakim ve şairlere dost, bütün maddi-manevi iyilikleri
şahsında toplamış emsalsiz bir padişahtı.
Pek çok hayrat ve iyilikleri olan Kanuni, imar faaliyetleriyle de
uğraştı. Memleketin hemen her yerinde camiler, mescitler, medreseler,
hamamlar ve çeşmeler inşa ettirdi. Mimar Sinan'ın yaptığı Süleymaniye
Camii de bu devirde Türk azameti devrinin tacını teşkil etmiştir. Koca
Mimar Sinan büyük Hakan'a; "Padişahım sana öyle bir cami inşa ettim ki,
kıyamete değin ayakta duracak bir metanete sahiptir." diyerek bu güzel
eserini takdim etmiştir.
Pek çok özellikleri yanında büyük bir şair olan Kanuni Sultan
Süleyman'ın hastalığında yazdığı şu beyti yüzyıllardır dillerde
söylenmektedir.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Bir olay
Fransa Kral`i bir gün Alman Imparatoru Sarlken´e esir düser. Bunun
üzerine validesi derhal Osmanli imparatoru Kanuni Sultan Süleyman Han´a
münacat´ta bulunarak yardim ister. Süleyman Han, derhal Alman
Imparatoruna bir name yazdirir :
" Biz ki, diyar-i Trablusgarbin, diyar-i Libyanin, diyar-i Misirin,
diyar-i Rumun, diyar-i ... vesaire´nin fatihi, Sultan Süleyman Han´iz.
Sen ki, Almanya Eyaletinin Kral´i Sarlken´sin. Sana deriz ki, tez
Fransiz Kral´i kulumuzu serbest birakasin ". Muhtesem Süleyman´in
koskoca Almanya Imparatoruna olan hitabi iste bu sekilde olur.Yazdirdigi
o nameyi Alman Kralina göndermek icin bir Pasa dahi tayin etmeye
tenezzül etmeyen Süleyman Han, bu ise siradan bir Cavusu
vazifelendirmekle iktifa eder. Tabii neticemi ? Fransiz Krali derhal
serbest birakilir. Koskoca Kanuni Sultan Sülayman´a karsi durmak öyle
kolay degildir.
Hakkında Yazılanlar
1.Kanuni Sultan Süleyman
Hayatı / Mefkuresi / Mücadelesi
Yavuz Bahadıroğlu
Yeni Asya Yayınları / Biyografiler Dizisi
Bir devlet adamı düşünün ki, 46 yıl boyunca ülkesini dünyanın daima
zirvede ülkesi olarak idare etmeyi başarmış olsun.
e bir padişah düşünün ki, yarım asra yaklaşan idaresi süresince
ülkesinde günümüze ışık tutacak hürriyet ve eşitlik prensiplerine uygun
bir idare tatbik etsin.
şte bütün idaresi boyunca seferler, zaferler, adalet, eşitlik ve huzur
dolu ülkesini uzun süre zirvede tutmayı başarmış bir devlet adamı:
Kanuni Sultan Süleyman.
__________________