Ercan Kumcu
HAKKINDA YAZILANLAR
Dobra paracı
ERDAL SAĞLAM
Hürportreler Hürriyet 2002 İlavesi
15 yıl önceye kıyasla şimdi daha yumuşak ama dobralığı aynı. Paracı
kimliği ise daha yetkinleşti.
Yaklaşık 15 yıl önceydi... Bir iktisat muhabiri olarak Merkez Bankası'na
yeni atanan Genel Sekreter ile tanışmaya gitmiştim. O zaman Merkez
Bankası'nda Dışişleri Bakanlığı benzeri bir ‘‘Sözcülük’’ oluşturulmaya
çalışılıyordu ve Genel Sekreter bu kapsamda basınla ilişkileri de
üstlenecekti. Sadece, Amerika'dan gelen bir akademisyen olduğunu
biliyordum. Karşımdaki kişinin bu kadar ‘‘Türk tipli’’ çıkmasına
şaşırmıştım ama konuşma ilerledikçe mantığının ve bakışının klasik Türk
tipi olmadığı da açıkca ortaya çıkmaya başlamıştı.
Kısa bir süre sonra bu kişi Başkan Yardımcılığı'na atanmış, basınla
ilişkiler yeni Genel Sekreter'e devredilmiş ve gazeteciler rahatlamıştı.
Bu kişi Dr. Ercan Kumcu idi.
Yıllar sonra, kendisine de söylediğim gibi, ‘‘Eğer Kumcu basınla
ilişkileri götürmeye devam etseydi, Merkez Bankası'nın basınla arası o
kadar iyi olamazdı...’’
Ercan Kumcu'yu asıl olarak Başkan Yardımcılığı döneminde tanımaya
başlamıştım. Basınla ilişkileri iyi götüremeyecek olmasının ana nedeni,
karşımızdaki kişinin, gazetecilere sorularının cahilce olduğunu
söyleyecek kadar dobra bir kişiliğe sahip olmasıydı.
O dönemde Merkez Bankası'nda çok iyi bir ekip kurulmuştu ve bence Merkez
Bankası'nın o en başarılı dönemine Ercan Kumcu'nun katkıları çok fazla
olmuştu. Herşeyden önce gün geçtikce, özellikle para konusunda çok iyi
bir iktisatçı olduğu, bariz biçimde ortaya çıkmaya başlamıştı. Cehalete
ve ilkesizliğe tahammülü yoktu. Belki de bu nedenle basınla arası, özel
dostlukları dışında, o dönemde, hiç iyi olamadı.
Kumcu'nun dostluğunu kazanmak ise zordu. Eğer özel yaşamındaki keyifli
halini görmeseniz, size ne kadar katkı yapacağını görmenize rağmen,
arkadaşlığı için çaba sarfedilmeyecek kadar ‘‘ukala’’ görünümlü kişiler
vardır ya, işte onlardan biriydi Kumcu...
Saracoğlu gibi, Kumcu'nun da önceleri bana ‘‘ukala’’ gelen tavırlarının
aslında ‘‘Mesafeli bir duruş’’ olduğunu ayırdetmeye başladıktan sonra,
arkadaşlığı da zorlamaya başlamıştım. Zor olmuştu ama arkadaşlığını,
sanıyorum dostluğunu da kazanabildim.
*
Herşeyden önce bu arkadaşlığın, mesleki olarak bana çok büyük katkıları
olduğunu söylemem gerek. Gerek Merkez Bankası'ndaki görevi boyunca,
gerekse de bu görevden ayrıldıktan sonra, teknik olarak sıkıştığımda
imdadıma yetişen insanlardan biri oldu ve olmaya da devam ediyor. Haberi
değil ama bir gazeteci olarak haberi görmenizi ve doğru dürüst
değerlendirmenizi sağlayacak olan bilgiyi vermekte cömertti. Eğer ‘‘uzun
soluklu’’ ve ‘‘uzman’’ gazeteci olmayı seçtiyseniz, Kumcu çok doğru bir
isimdi.
Ercan Kumcu ile şimdi meslektaş olduk. Aslında bu mesleğe, hala, çok
fazla anlam yüklediğimden olsa gerek, dışardan yazanlara karşı bazı
rezervlerimi koruyorum. Kendisine de söylediğim gibi, yazılarımın başına
‘‘Sadece Gazeteci’’ ibaresi koyma isteğimi hayata geçirmeye
kalkışmıyorsam, bunun en büyük nedenlerinden biri Ercan Kumcu'nun
yazılarıdır.
Zaman zaman katılmasam da, biliyorum ki Kumcu doğru bildiklerini
yazıyor. Bildikleri de epeyce... Şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim
ki; Kumcu şu anda basında, akademisyen kimliğini öne çıkararak köşe
yazan akademisyenlerin hemen hepsinden iyi bir iktisatçı.
Aynı zamanda haberi de görüyor ama bazıları gibi popüler olma hevesiyle
habere değil, asıl yararlanılacak yönü olan analiz ve değerlendirmeye
öncelik veriyor.
Kumcu 15 yıl önceye kıyasla şimdi daha yumuşak. Hatta, o zaman çok
kızdığı cahilce ve popülist haberlere karşı, şimdi bizden bile daha
yumuşak baktığını söyleyebilirim. Yumuşadı ama, dobralığı hálá
değişmedi. Paracı kimliği ise hem kamu hem özel sektör deneyiminden
sonra, çok daha yetkinleşti. Kazandığı ‘‘devlet adamlığı’’ kimliğini,
hem özel sektörde hem de yazarlıkta koruduğunu da kayda geçirmek
gerekiyor.
‘‘Çifte standart’’a, kendi lehine olsa bile, karşı çıkacak kadar ilkeli
olmayı sürdürmesinin, Ercan Kumcu'nun en saygı duyduğum yönü olduğunu
söylemeden geçemeyeceğim...
Dostluğuna gelince... Defalarca kanıtlandığını söylemem sanırım
yeterlidir.
__________________
HAKKINDA YAZILANLAR
Dobra paracı
ERDAL SAĞLAM
Hürportreler Hürriyet 2002 İlavesi
15 yıl önceye kıyasla şimdi daha yumuşak ama dobralığı aynı. Paracı
kimliği ise daha yetkinleşti.
Yaklaşık 15 yıl önceydi... Bir iktisat muhabiri olarak Merkez Bankası'na
yeni atanan Genel Sekreter ile tanışmaya gitmiştim. O zaman Merkez
Bankası'nda Dışişleri Bakanlığı benzeri bir ‘‘Sözcülük’’ oluşturulmaya
çalışılıyordu ve Genel Sekreter bu kapsamda basınla ilişkileri de
üstlenecekti. Sadece, Amerika'dan gelen bir akademisyen olduğunu
biliyordum. Karşımdaki kişinin bu kadar ‘‘Türk tipli’’ çıkmasına
şaşırmıştım ama konuşma ilerledikçe mantığının ve bakışının klasik Türk
tipi olmadığı da açıkca ortaya çıkmaya başlamıştı.
Kısa bir süre sonra bu kişi Başkan Yardımcılığı'na atanmış, basınla
ilişkiler yeni Genel Sekreter'e devredilmiş ve gazeteciler rahatlamıştı.
Bu kişi Dr. Ercan Kumcu idi.
Yıllar sonra, kendisine de söylediğim gibi, ‘‘Eğer Kumcu basınla
ilişkileri götürmeye devam etseydi, Merkez Bankası'nın basınla arası o
kadar iyi olamazdı...’’
Ercan Kumcu'yu asıl olarak Başkan Yardımcılığı döneminde tanımaya
başlamıştım. Basınla ilişkileri iyi götüremeyecek olmasının ana nedeni,
karşımızdaki kişinin, gazetecilere sorularının cahilce olduğunu
söyleyecek kadar dobra bir kişiliğe sahip olmasıydı.
O dönemde Merkez Bankası'nda çok iyi bir ekip kurulmuştu ve bence Merkez
Bankası'nın o en başarılı dönemine Ercan Kumcu'nun katkıları çok fazla
olmuştu. Herşeyden önce gün geçtikce, özellikle para konusunda çok iyi
bir iktisatçı olduğu, bariz biçimde ortaya çıkmaya başlamıştı. Cehalete
ve ilkesizliğe tahammülü yoktu. Belki de bu nedenle basınla arası, özel
dostlukları dışında, o dönemde, hiç iyi olamadı.
Kumcu'nun dostluğunu kazanmak ise zordu. Eğer özel yaşamındaki keyifli
halini görmeseniz, size ne kadar katkı yapacağını görmenize rağmen,
arkadaşlığı için çaba sarfedilmeyecek kadar ‘‘ukala’’ görünümlü kişiler
vardır ya, işte onlardan biriydi Kumcu...
Saracoğlu gibi, Kumcu'nun da önceleri bana ‘‘ukala’’ gelen tavırlarının
aslında ‘‘Mesafeli bir duruş’’ olduğunu ayırdetmeye başladıktan sonra,
arkadaşlığı da zorlamaya başlamıştım. Zor olmuştu ama arkadaşlığını,
sanıyorum dostluğunu da kazanabildim.
*
Herşeyden önce bu arkadaşlığın, mesleki olarak bana çok büyük katkıları
olduğunu söylemem gerek. Gerek Merkez Bankası'ndaki görevi boyunca,
gerekse de bu görevden ayrıldıktan sonra, teknik olarak sıkıştığımda
imdadıma yetişen insanlardan biri oldu ve olmaya da devam ediyor. Haberi
değil ama bir gazeteci olarak haberi görmenizi ve doğru dürüst
değerlendirmenizi sağlayacak olan bilgiyi vermekte cömertti. Eğer ‘‘uzun
soluklu’’ ve ‘‘uzman’’ gazeteci olmayı seçtiyseniz, Kumcu çok doğru bir
isimdi.
Ercan Kumcu ile şimdi meslektaş olduk. Aslında bu mesleğe, hala, çok
fazla anlam yüklediğimden olsa gerek, dışardan yazanlara karşı bazı
rezervlerimi koruyorum. Kendisine de söylediğim gibi, yazılarımın başına
‘‘Sadece Gazeteci’’ ibaresi koyma isteğimi hayata geçirmeye
kalkışmıyorsam, bunun en büyük nedenlerinden biri Ercan Kumcu'nun
yazılarıdır.
Zaman zaman katılmasam da, biliyorum ki Kumcu doğru bildiklerini
yazıyor. Bildikleri de epeyce... Şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim
ki; Kumcu şu anda basında, akademisyen kimliğini öne çıkararak köşe
yazan akademisyenlerin hemen hepsinden iyi bir iktisatçı.
Aynı zamanda haberi de görüyor ama bazıları gibi popüler olma hevesiyle
habere değil, asıl yararlanılacak yönü olan analiz ve değerlendirmeye
öncelik veriyor.
Kumcu 15 yıl önceye kıyasla şimdi daha yumuşak. Hatta, o zaman çok
kızdığı cahilce ve popülist haberlere karşı, şimdi bizden bile daha
yumuşak baktığını söyleyebilirim. Yumuşadı ama, dobralığı hálá
değişmedi. Paracı kimliği ise hem kamu hem özel sektör deneyiminden
sonra, çok daha yetkinleşti. Kazandığı ‘‘devlet adamlığı’’ kimliğini,
hem özel sektörde hem de yazarlıkta koruduğunu da kayda geçirmek
gerekiyor.
‘‘Çifte standart’’a, kendi lehine olsa bile, karşı çıkacak kadar ilkeli
olmayı sürdürmesinin, Ercan Kumcu'nun en saygı duyduğum yönü olduğunu
söylemeden geçemeyeceğim...
Dostluğuna gelince... Defalarca kanıtlandığını söylemem sanırım
yeterlidir.
__________________