*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->


Join the forum, it's quick and easy


*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

● En Güncel Paylaşım Platformu ●

---Misafir--- Hos Geldiniz Daha iyi Bir Hizmet İçin Üye olunuz.ÜyeLer Link GörebiLir

    İnternete resmi değil kişisel filtre [BB]

    MnyTirith
    MnyTirith
    ● Admin ●
    ● Admin ●


    <b>Doğum tarihi</b> Doğum tarihi : 20/06/90

    İnternete resmi değil kişisel filtre [BB] Empty İnternete resmi değil kişisel filtre [BB]

    Mesaj tarafından MnyTirith Ptsi Mart 08, 2010 10:45 am

    Bir sitenin “sakıncalı” olup olmadığına kim
    karar vermeli, nasıl engellenmeli? Kanuna göre bu işi devlet yapıyor.
    Uzmanlara göre ise herkes kendi güvenliğini sağlamalı.

    Devletin internette kişilerin güvenliğini sağlamak amacıyla “erişimi
    engellemesi” son günlerin en sıcak tartışma konularından. 5651 sayılı
    İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar
    yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanuna göre bir
    internet sitesinin “sakıncalı” olup olmadığı kararını, vatandaşların
    ihbarları, emniyetin rapor etmesi ve savcının da talep etmesi sonucu,
    mahkeme veriyor, söz konusu siteye erişim engelleniyor. Ancak bu durum
    “sansür” olarak nitelenirken, öte yandan bu tedbirlerin teknik açıdan
    “delinebilir” olması nedeniyle de amacına ulaşmadığını gösteriyor.
    İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve
    Araştırma Merkezi’nin kurucu ve direktörü Yrd.Doç. Leyla Keser Berber
    ile Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Doç. Yaman
    Akdeniz, konuyu NTVMSNBC’de tartıştılar. Berber ve Akdeniz, devletin
    filtreleme yapmasının “sansür” olduğunu, internet kullanıcılarının kendi
    güvenliklerini kendilerinin sağlaması gerektiğini savunuyor.


    Doç. Yaman Akdeniz ve Yrd.Doç. Leyla Keser Berber’in konuya ilişkin
    görüşleri şöyle:

    Leyla Keser: Gözetilmesi gereken temel ilke; “herkesin internette kendi
    güvenliğinin tek takipçisi olması, kendisine en uygun
    filtreleme-şifreleme çözüm veya yöntemine yine en iyi bizzat kendisinin
    karar vermesi” olmalı. Dolayısıyla bireysel çıkar ve menfaatlere dayalı
    bir eğitim ve bilinçlendirme politikası izlenmeli. Devletin bu anlamda
    birey adına ön plana çıkarak önlemler almaya çalışması, 5651 sayılı
    kanunun uygulamasında görüldüğü gibi, bireysel menfaatlere ve internetin
    özgürlükçü doğasına ters sonuçlar doğurabilmektedir.



    Yaman Akdeniz: 5651 gibi bir kanun çıktıktan sonra uzmanlar doğal olarak
    filtrelemenin ve engellemenin ne şekilde yapılması gerektiğini
    tartışmaya başlıyorlar. Halbuki tartışılması ve konuşulması daha doğru
    olan bu kanunun ne kadar doğru olduğu. Kanun çıkmış ve yürürlüğe girmiş
    olabilir fakat filtreleme internet servis sağlayıcılar (ISS) seviyesinde
    veya ülke çıkış noktasında yapılmamalı. Böyle olursa, erişimi engelleme
    özellikle YouTube ve Geocities uygulamalarında gördüğümüz gibi sadece
    kanuna aykırı olarak görülen içerik için değil bütün web sitesi için
    yapılıyor. Bu tip bir uygulama, gerekçesi ne olursa olun sansürdür ve
    demokratik toplumlarda kabul edilemez.



    İNTERNET KURULU NE YAPMALI?


    Leyla Keser: 18-19 Haziran 2008 tarihleri arasında Abant’ta düzenlenen
    ve site kapatma olaylarının analiz edildiği, çözüm yollarının
    tartışıldığı Çalıştay’da, üniversiteler, bilgi ve iletişim teknolojileri
    konularında faaliyet gösteren şirketler, kurumsal ve bireysel
    kullanıcılar, STK’lar, medya ve içerik sağlayıcılarının katılacağı bir
    Özdenetim Kurulu oluşturulması benimsendi. Ancak bu kurula yüklenen
    “medya etiği konusunun tartışmaya açılması, internet güvenliği konusunda
    tedbir alma, içerik ihbar, filtreleme ve değerlendirme sisteminin
    kurulması ve site içeriklerinin değerlendirilmesi gibi görevler için
    ayrı bir platform oluşturmaya gerek yok. Çünkü, söz konusu amaçları
    Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki İnternet Kurulu (5651 sayılı kanunun
    10. maddesinin 5. fıkrası uyarınca) zaten gerçekleştirebilecek durumda.
    Bu nedenle gerekiyorsa İnternet Kurulu kapsamında bu görevleri yerine
    getirecek ayrı ve özel bir çalışma grubu oluşturulması yeterli
    olacaktır.

    Yaman Akdeniz: Kanaatimce İnternet Kurulu bu tür bir görevi ifa
    edebilecek yapıda değil. Sadece danışmanlık yapabilir, belli konularda.
    Onun dışında geniş bir yelpazade faaliyet göstermesini beklemek doğru
    bir yaklaşım değil.



    Leyla Keser: Uluslararası düzeyde gelişmelerin takibi ve oluşumlara
    etkin katılım gibi aktivist hareketleri yine İnternet Kurulu
    gerçekleştirebilir. Ancak söz konusu çerçevede gerçekleştirilecek olan
    bu eylem ve hareketlerin amaçlarının, bu amaçlar doğrultusunda elde
    edilecek sonuçların ne işe yarayacağı ve nasıl değerlendirileceği
    konusunda analizler yapılmalıdır.



    SAKINCAYA KARAR VERME HAKKI


    Yaman Akdeniz: Abant toplantı notlarından anladığım kadarı ile
    filtreleme yetkisinin İnternet Kurulu’na verilmesi gibi bir fikir ortaya
    atılmış. Özel sektör veya sivil toplum örgütleri hangi sitenin
    “sakıncalı”, hangi sitenin ve içeriğin “sakıncasız” olduğuna karar
    veremez. Kanuna aykırılık ancak mahkemelerin karar vereceği bir
    durumdur. Demokratik toplumlarda aksi düşünülemez. Avrupa’da INHOPE
    şemsiyesi altında çalışan ihbar merkezleri (hotline) Avrupa Birliği’nin
    Elektronik Ticaret Direktifi bazında uygulanması öngörülen “ihbar
    et-kaldır” sistemi ile, kanuna aykırı içeriklerin (özellikle çocuk
    pornografisi ve ırkçı içerik) kendi bulundukları ülkelerdeki ISS ve yer
    sağlayıcıların server’larından kaldırılmasını sağlama konusunda
    çalışıyor. AB’deki uygulamalarda erişim engellenmesi genel olarak yok.
    Benim 10 senedir savunduğum gibi filtreleme sadece kullanıcı aşamasında
    yapılmalıdır ve filtreleme kullanma kanuni mecburiyete dayanmamalıdır.
    Kullanıcı aşamasında isteyen istediği filtreleme yazılımını
    kullanabilir, hatta birden fazlasını kullanabilir, ama devlet politikası
    olarak filtreleme ve erişim engelleme yanlıştır.

    Leyla Keser: İnternette kendi güvenliklerinin takipçisi olma yetkisi
    yine bireylere bırakılmalı. Hiçbir kamu kurumu, organ veya kişilerin
    kendi hak ve menfaatlerini onlar kadar iyi koruyamaz. 5651 sayılı
    kanunun açık bıraktığı ve ikincil mevzuat ile de düzenlemediği bu çok
    önemli konunun “sansür” uygulaması yaratmayacak şekilde çözüme
    bağlanması gerekir.



    Yaman Akdeniz: Abant’ta alınan kararlarda “Alan adından engelleme ancak
    çok özel koşullarda ve o alan adında bütün içerik zararlı ise
    uygulanmalıdır” diyor. Ben de hemfikirim. 5651 sayılı kanun dışında
    kapatmalar konusunda da Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın
    yetkilendirilmesini istemişler. Buna katılmıyorum. 5651 dışı kapatmalar
    genelde medeni hukukla (kişisel haklar, hakaret) ve fikri haklarla
    ilgili. Bu tip kişisel sorunlara çözümü ancak mahkemeler bulabilir.
    Mahkemelerin de bu kararları hangi gerekçelerle verdiklerinin karardan
    anlaşılabilmesi, dünyadaki uygulama doğrultusunda site erişimiyle ilgili
    hakim ve savcıların eğitilmesi gerekir.



    5651 SAYILI KANUN DEĞİŞMELİ


    Leyla Keser: 5651 sayılı kanun yüzünden bugün yaşadığımız sıkıntılar
    dikkate alınarak, bilişimle ilgili olarak yapılacak yasal düzenlemelerin
    “24 saatlik” olmaması, yasama sürecinin demokratik, şeffaf ve katılımcı
    olmasının sağlanması gerekli. Hiçbir kanun ilelebet yürürlükte kalmaz.
    Adalet Bakanlığı’nın bu kanunun değişmesi için bir an önce harekete
    geçmesi, bu kanundan önce kurduğu komisyona hazırladığı ve bazı
    hükümleri de 5651 sayılı kanuna “kes-yapıştır” edilen “Bilişim Ağı
    Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Yoluyla İşlenen Suçlar Hakkında
    Kanun Taslağı”nı yeniden gündeme getirmesi gerekir.

    Yaman Akdeniz: Mevcut uygulamada açıklık-şeffaflık yok. Savcılar,
    hakimler, mahkemeler ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)
    re’sen erişimi engelleme kararı alıyor. Ama o kararın neden alındığını
    ve engelleme gerekçesini biz bilmiyoruz. Bazı Youtube engellemeleri ve
    mesela Geocities.com engellemesinde olduğu gibi... TİB tarafından re’sen
    alınan kararlarda engellemenin hangi nedenlerden yapıldığı da her zaman
    belli olmuyor. Bazen erişimi engellenmiş sitenin adından içeriğin ne
    olduğunu kestirmek mümkün. Ama uygulama daha açık ve şeffaf olmalı.
    Bilmediğimiz bir şey için ne yorum yapabiliyoruz, ne harekete
    geçebiliyoruz. Ana problem aslında 5651 sayılı kanunun Meclis’ten
    geçişiyle başladı. Adalet Bakanlığı bir an önce uygulamayı tekrardan
    gözden geçirmeli.



    Doç.Dr. Yaman Akdeniz:



    Yrd.Doç.Dr. Leyla Keser Berber:


    İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve
    Araştırma Merkezinin Kurucusu ve Direktörü.. E-Dönüşüm Liderleri Kurulu
    üyesi. İngiltere’de Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim
    görevlisi. BilgiEdinmeHakki.Org ve cyberlaw.org.uk sitelerinin
    direktörü. “İnternette çocuk pornografisi ve hukuk” (Internet Child
    Pornography and the Law: National and International Responses) kitabı
    geçen mayıs ayında yayınlandı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
    Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak ile İnsan Hakları
    Ortak Platformu (Insan
    Haklari Ortak Platformu / Human Rights Joint Platform
    ) için
    “Türkiye’de İnternet İçerik Denetimi ve Sansürü Konusunda Eleştirel Bir
    Değerlendirme” adlı rapor hazırlıyor. Rapor, Eylül 2008 tarihinde
    yayınlanacak.



    __________________

      Forum Saati Çarş. Mayıs 15, 2024 12:46 am