*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->


Join the forum, it's quick and easy


*Sitemize Üye Olunca Elinize Ne Geçer?

<--- 1. Üye Olarak Linkleri Görebilirsiniz... --->

<--- 2. İstediğiniz Kadar Paylaşım Yapabilirsiniz... --->

<--- 3. Güzel Bir Forum Hayatı Yaşayabilirsiniz... --->

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

● En Güncel Paylaşım Platformu ●

---Misafir--- Hos Geldiniz Daha iyi Bir Hizmet İçin Üye olunuz.ÜyeLer Link GörebiLir

    KutsaL MeLeğin Fuhus Güncesi

    jhem
    jhem
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    <b>Doğum tarihi</b> Doğum tarihi : 10/10/85

    KutsaL MeLeğin Fuhus Güncesi Empty KutsaL MeLeğin Fuhus Güncesi

    Mesaj tarafından jhem Ptsi Mart 08, 2010 1:26 pm

    ''Kutsal Meleğin Fuhuş Güncesi''
    Kalabalık
    Burası çok kalabalık
    Güneşin koynun da doğan çocukların şanslı olduğunu savunanlar var. Sombrero konumundalar. Gülümsüyorlar. Avuçlarıyla kavradıkları ateş böcekleri can çekişiyor.Onlar hala gülümsüyorlar.”Umudun ve güzel günlerin habercileri” kolonilerinin adı.Her birinin gözüne ayrı bir güneş mesken,bu kadar güneşi bir arada görmemiştim. Simetromanik olmaktan hoşnut gibiler. Beyaz bayrakları var,ayak tırnakları itina ile kesilmiş .Tutturdukları türküden birkaç kelime duyumsuyorum.
    ”İyi olan biziz biz güneşiz biz tabii olanız “
    Gecenin kör karanlığında doğanların asaletinin, kainatın tüm güneşlerinden dahi yüce olduğunu savunanlar var. Markarian konumundalar. Pis kokmuyorlar lakin temiz de değiller. Gülümsemiyorlar ama mutsuz da değiller.Burada hava biraz daha nemli, hayvanları kanatlı ve iri.Kuvvetlice olan adam bağırıyor,diğerleri ellerindeki asalar ile ritim tutuyor;
    “İyi sanılan çoğunlukla asıl kötülüktür ey cahiller!!”
    Aralarına girmek ve kaosu yakından koklamak ürkütücü lakin bu hazza daha fazla karşı koyamıyorum.Herhangi bir kabilenin göbeğinde olmaktansa tam aralarından geçen kızıl nehirden ilerliyorum.Sokuldukça uğultular kabalaşıyor ve büyük bir meteor gibi çarpıyor yüzüme nefretin tini.Çok yaklaştım ve her şey, herkes o kadar net ki nefeslerinin kokusunu dahi hissedebiliyor durumdayım.
    Sombrerolular tülden şeffaf pelerinlerinin ardında bir şeyler saklıyor gibiler,ifadelerinde ki hızlı değişim huzursuzluğun simgesini andırıyor.Hızlı konuşup çabuk susuyorlar,hançerleri var fakat hiç kimse bir diğerinin hançer sahipliğinden haberdar değil gibi.Sağ ceplerinde siyanür taşıyanlar kambur yürüyor,sırtında kılıç olanlar ise geriye yatık.İçlerinden biri bağırıyor;
    “ Bastığınız toprak masumiyet bölgesidir! Her kim yanındaki hakkında fenalık düşünecek olur ise derhal karşı kıyıya geçsin!”
    Bunu söylediği sırada arkasında ki keseden bir akrep düşüyor toprağa.Alelacele avucuyla kavrayıp gerisin geri koyuyor hayvanı kaçtığı hücreye.Tebası, düşmek ve geri yerine konmak anlarında da körleşiyor sanki,olan bitene bir ben şahidim sanıyorum.
    Yanıldığımı biliyorum.
    Markarianlılara değiştiriyorum yönümü.Çember şeklinde dizilmişler metrelerce yükselen alevin yanı başına.Ölüleri toprağın üzerinde duruyor,onlar hakkında verilecek hüküm doğa ya bırakılıyor.İri ve kanat sahibi hayvanlar ölülerin saçlarını örüyor,ölüler gülümsüyor.
    Burada sadece ölüler gülümsüyor.
    Nereden yayıldığını anlamadığım bir fısıltı duyumsuyorum,irkilmenin ötesinde görmek için Markarianlılardan ve Sombrerolulardan uzaklaşıyorum.Dar kuyunun ötesine kadar getiriyor fısıltılar beni.Başımı eğip tam içine baktığım da gören gözlerim ve duyan kulaklarımla beni buraya sürükleyen fısıltıya dahil olacağım.
    Gözlerim görüyor ;
    İki üryan fani kuyunun köründe sarmalanmış vaziyetteler. Onlar bu fısıltıların sahibi. Gözlerim pelerinini üzerinden çıkarmış olan Sombreroluyu tanıyor ilkin.Sonrasında da tam bedeninin alt kısmında uzanan Markarianlıyı. Ezeli iki düşman dar kuyuda fısıldaşıyor, inileşiyor,gülüşüyor. Birbirlerine her dokunduklarında kıvılcımlar çıkıyor pıhtılaşmış tenlerinden. Kızıl nehrin sağında ve solunda yaşanan ritülellerin milyarlarca ışık hızı uzağında gibiler.Birleşiyor ve tek beden oluyorlar.İki alev topunun kara delikte birbirine çarpıp başka yönlere dağılması ve tekrar aynı hızla tekrar birleşmesini gözlüyorum.Bedenlerinden yayılan koku toprağından yeni fışkırmış filizin kokusunu andırıyor.Alınlarından küp şeklinde buz parçaları dökülüyor ve kuyunun kör noktası aydınlanıyor her temasla.
    Kulağım duyduklarını iletiyor;
    _Ah Lilie…Kadınım!Kainatın en büyük günahından dahi daha çekicisin ! Senin için al aşağı ettiğim inançlarım var lakin derinliğinin sarhoşluğu ehemmiyetsiz kılıyor her bir bütünümü.Buradan ayrıldığımız da beyaz pelerinimi tekrar giyip nefesimde ki günahı yıldızlara üfleyeceğim.Halifemin en büyük günahı işlediğimi duyması kıyametimin habercisidir lakin hepimiz günah peşinde koşan askerleriz.Beyazın ardına saklanmak öyle hoş ki…Tıpkı derinliğinin sarhoşluğu gibi…Şeffaf kılıflara sahibiz sanılıyor oysa ki bu en büyük aldatmaca en büyük kaltabanlıktır! Ne hoş ne yücedir ki biz beyaz olanız biz tabii olanız zira biz böyle uygun görürüz.Teninde ki alevden ayrıldığımda tekrar güneş olacağım.Bu vakitler yaptığım soysuzluk kuyunun suyu ile akıp gidecek kızıl nehire.
    _Shonso..Sombreroların yağızı! Lilie bedeninde can buluyor.Günahın en ulusunu seninle paylaşıyor.Yüzyıllardır süregelen inancın ardında ki salt gerçeği nefesinde yaşıyor.Aranızda ki hainler göğün yıldızlarından fazlaca.Yalanlar dağlardaki yılanlar kadar kıvrak.Gözünde açan güneşe inananlar gibi dağında gezen yılanlara kananlar seni bekler. Sen iyi olmanın erdemlisi, günah saydığına gömülmüş bütün ruhun.Fenalık saydıklarınla nefes alırsın kör kuyuda.Dilin başka söyler,dinin başka. An gelecek Kızıl nehir konuşacak bir gün ve kopacak kıyametin.Bütün doğruların tersine dönecek ,güneşlerin volkan olup patlayacak ,akacak lavlar bedenine.Kendi alevinde yanacaksın.
    <<<<<
    Ağlıyordu.Elin de olsa Venüs’e saldırır ,parmaklarını koparır,dilini yerdi.Sahip olduğu her şey usul usul yok olmaya başlamıştı.Gözleri önce..Gözlerini aradı ,bulamadı.Körlük buydu.
    Parmaklarını kaybettiğini hissetti aniden,saymak istedi sayamadı.
    Gong çaldı ve dönmeye başladı bir kısır döngüde.Kaos bu! Aynı tekrarlar aynı mısralar aynı acılar aynı insanlar .Devasa aynalarla dolu bir odada kapana kısılmıştı,üstelik kendini duyaracak bir sese sahip de değildi.
    <<<<<
    Vakit dolduğunda fısıltı sahibi üryanlar ,kızıl nehrin sadakati üzerlerinde döndüler kıyılarına.
    Ertesi sabaha…
    Gün batımına…
    Ve sonrasına…

    yazan:Pınar tolunay

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 11:52 am