Namık Kemal bir gün İngiltere'ye gezmeye gitmiş,
hava alanına indiğinde çantasını çaldırmış. Cüzdanı, paraları herşeyi
gitmiş. Başlamış sokaklarda gezmeye bir iki gün derken karnı acıkmış ve
dalmış bir lüks restoranttan içeri. Artık menüde ne varsa sipariş etmiş
ve başlamış yemeye, yemek yerken etrafına dikkat etmiş herkes sakallı ve
kasaya hesap ödemeye giden elini sakalına sürüp "SERVİSTEN" deyip
geçiyormuş. Hesap ödeme sırası bizim Namık Kemal'e gelmiş ve kasiyerin
yanına gidip hesabı sormuş:
-"Borcumuz nedir?"
Kasiyer: "150 sterlin."
Namık: "Elini sakalına sürerekten SERVİSTEN demiş."
Kasiyer: "Ama sizin sakalınız yok."
Namık pontolonunu indirerekten: "suusss..! gizli"
hava alanına indiğinde çantasını çaldırmış. Cüzdanı, paraları herşeyi
gitmiş. Başlamış sokaklarda gezmeye bir iki gün derken karnı acıkmış ve
dalmış bir lüks restoranttan içeri. Artık menüde ne varsa sipariş etmiş
ve başlamış yemeye, yemek yerken etrafına dikkat etmiş herkes sakallı ve
kasaya hesap ödemeye giden elini sakalına sürüp "SERVİSTEN" deyip
geçiyormuş. Hesap ödeme sırası bizim Namık Kemal'e gelmiş ve kasiyerin
yanına gidip hesabı sormuş:
-"Borcumuz nedir?"
Kasiyer: "150 sterlin."
Namık: "Elini sakalına sürerekten SERVİSTEN demiş."
Kasiyer: "Ama sizin sakalınız yok."
Namık pontolonunu indirerekten: "suusss..! gizli"