Mehmet Metiner, Türkiye'nin kıymetli aydınlarından biri...
Kürt kimliği ile iftihar eden, ama "Kürtçülüğe" asla prim vermeyen vatansever bir Türkiyeli...
Hem samimi bir Müslüman, hem "siyasal İslamcı" geçmişini ilkeli bir biçimde eleştiren samimi bir demokrat...
Bu
iki esaslı kimliğinden süzülen yorumlarıyla da Türkiye'nin iki "temel
problemi"nde (yani Kürt ve din/laiklik meselelerinde) bence sağduyuyu
seslendiriyor. "Makul çoğunluğun" hislerine tercüman, aklına rehber
oluyor.
Bu sebeple de, hem bu sitede, yani Haber 365'te, hem de Star gazetesinde kendisiyle "köşe komşusu" olmayı bir kazanç sayıyorum.
Gelgelelim, tam da bu makul çizgisi nedeniyle Metiner'e düşman olan bir örgüt var: PKK.
Bugüne
dek sadece "gerilla savaşı" yürütmekle kalmayıp, hem Kürt hem de Türk
tarafından nice masum sivilin kanını dökmüş olan bu totaliter örgüt,
kendini "tüm Kürtlerin temsilcisi" saymak ve bunun üzerinden bir
"iktidar alanı" yaratmak istiyor.
Bu yüzden de kendisine boyun eğmeyen Kürtleri "hain" ilan ediyor, sindiriyor, susturuyor, hatta yok ediyor.
Ve
işte bu örgüt, yakın zaman önce Orhan Miroğlu'na yağdırdığı, şu
günlerde de Şivan Perwer'e karşı savurduğu "hain" damgalı tehditleri
Mehmet Metiner'e karşı fiiliyata geçirmiş. Vicdansız örgütün vicdansız
bir militanı, Metiner'e suikast düzenlemekle görevlendirilmiş. Polis,
Allah'tan, yakalamış katil adayını.
Bu vehamet karşısında
yapabildiğim iki şey var. Bir, PKK'yı lanetlemek. İki, hem "Mehmet
ağabey"e geçmiş olsun demek, hem de kendisini Allah'ın esirgemesine
emanet etmek.
NURAY MERT'E İKİ ÇİFT LAF
Ama bir de
bugün Milliyet'teki köşesinde bu konuda tek kelimeyle mide bulandırıcı
bir yazı yazan Nuray Mert'e iki çift laf etmek istiyorum.
Mert'e
göre, neymiş efendim, hükümet çevreleri "iyi Kürt, kötü Kürt" ayrımı
yapıyormuş. Bu da, Amerika'nın yaptığı "iyi Müslüman, kötü Müslüman"
ayrımına benziyormuş; iki yüzlüymüş.
Acaba Mert'in kendisi de
adam kaçırıp kelle kesen El Kaidecilerle kendi halinde dinini yaşayan
yüz milyonlarca Müslüman arasında fark görmüyor mu, bu da bir merak
konusu, ama asıl mesele bu değil.
Asıl mesele PKK'yı olumlayan bu
akıl almaz bakış açısı. Adamlar akıllarına estikçe karakol basmaya
devam edecek, Kürtler arasındaki muhafazakar ve/veya demokrat sesleri
şiddetle susturacak, biz de bu totaliter hareketle, hak ve özgürlük
arayan makul Kürtler arasında bir fark görmeyeceğiz, öyle mi?
Nuray
Mert'in "rasyonalitesi" de evlere şenlik. Neymiş efendim, evet, "Kürt
siyasal hareketinin, kendine ilişkin sorunları" varmış. Ama "doksanlı
yıllarda yükselen İslamcı siyasal hareket de, son derece sorunlu ve
eleştiriye muhtaç" imiş.
Evet, İslamcı zihniyet de çok
otoriterdi. Ve Metiner gibi Müslüman demokratların da katkısıyla bu
kanatta önemli bir değişim yaşandı.
İyi de bu İslami hareketin
bir "gerilla ordusu", bir PKK'sı yoktu ki!.. Köy basıp katliam yapmıyor,
karakolları bombalamıyor, "Önderlik"i eleştirenlere infaz timleri
yollamıyorlardı...
Bu kadar yalın bir gerçeği görmemek, aksine
"Kürt hareketinin kendine ilişkin sorunları"nı küçültüp asıl PKK'nın
hedefi olan "iyi Kürtler"e çatmak, onları "Vatan Perwer Kürtler" gibi
ucuz dokundurmalarla iğnelemek, neyin gösteresidir acaba?
Nuray
Mert, "AKP yandaşlığı"nın zararlarını çok eleştiriyor ve bazen bence de
doğru olan şeyler söylüyor. Ama biraz da "AKP düşmanlığı"nın yarattığı
abukluklar üzerinde kafa yorsa, fena olmayacak gibi.
Kürt kimliği ile iftihar eden, ama "Kürtçülüğe" asla prim vermeyen vatansever bir Türkiyeli...
Hem samimi bir Müslüman, hem "siyasal İslamcı" geçmişini ilkeli bir biçimde eleştiren samimi bir demokrat...
Bu
iki esaslı kimliğinden süzülen yorumlarıyla da Türkiye'nin iki "temel
problemi"nde (yani Kürt ve din/laiklik meselelerinde) bence sağduyuyu
seslendiriyor. "Makul çoğunluğun" hislerine tercüman, aklına rehber
oluyor.
Bu sebeple de, hem bu sitede, yani Haber 365'te, hem de Star gazetesinde kendisiyle "köşe komşusu" olmayı bir kazanç sayıyorum.
Gelgelelim, tam da bu makul çizgisi nedeniyle Metiner'e düşman olan bir örgüt var: PKK.
Bugüne
dek sadece "gerilla savaşı" yürütmekle kalmayıp, hem Kürt hem de Türk
tarafından nice masum sivilin kanını dökmüş olan bu totaliter örgüt,
kendini "tüm Kürtlerin temsilcisi" saymak ve bunun üzerinden bir
"iktidar alanı" yaratmak istiyor.
Bu yüzden de kendisine boyun eğmeyen Kürtleri "hain" ilan ediyor, sindiriyor, susturuyor, hatta yok ediyor.
Ve
işte bu örgüt, yakın zaman önce Orhan Miroğlu'na yağdırdığı, şu
günlerde de Şivan Perwer'e karşı savurduğu "hain" damgalı tehditleri
Mehmet Metiner'e karşı fiiliyata geçirmiş. Vicdansız örgütün vicdansız
bir militanı, Metiner'e suikast düzenlemekle görevlendirilmiş. Polis,
Allah'tan, yakalamış katil adayını.
Bu vehamet karşısında
yapabildiğim iki şey var. Bir, PKK'yı lanetlemek. İki, hem "Mehmet
ağabey"e geçmiş olsun demek, hem de kendisini Allah'ın esirgemesine
emanet etmek.
NURAY MERT'E İKİ ÇİFT LAF
Ama bir de
bugün Milliyet'teki köşesinde bu konuda tek kelimeyle mide bulandırıcı
bir yazı yazan Nuray Mert'e iki çift laf etmek istiyorum.
Mert'e
göre, neymiş efendim, hükümet çevreleri "iyi Kürt, kötü Kürt" ayrımı
yapıyormuş. Bu da, Amerika'nın yaptığı "iyi Müslüman, kötü Müslüman"
ayrımına benziyormuş; iki yüzlüymüş.
Acaba Mert'in kendisi de
adam kaçırıp kelle kesen El Kaidecilerle kendi halinde dinini yaşayan
yüz milyonlarca Müslüman arasında fark görmüyor mu, bu da bir merak
konusu, ama asıl mesele bu değil.
Asıl mesele PKK'yı olumlayan bu
akıl almaz bakış açısı. Adamlar akıllarına estikçe karakol basmaya
devam edecek, Kürtler arasındaki muhafazakar ve/veya demokrat sesleri
şiddetle susturacak, biz de bu totaliter hareketle, hak ve özgürlük
arayan makul Kürtler arasında bir fark görmeyeceğiz, öyle mi?
Nuray
Mert'in "rasyonalitesi" de evlere şenlik. Neymiş efendim, evet, "Kürt
siyasal hareketinin, kendine ilişkin sorunları" varmış. Ama "doksanlı
yıllarda yükselen İslamcı siyasal hareket de, son derece sorunlu ve
eleştiriye muhtaç" imiş.
Evet, İslamcı zihniyet de çok
otoriterdi. Ve Metiner gibi Müslüman demokratların da katkısıyla bu
kanatta önemli bir değişim yaşandı.
İyi de bu İslami hareketin
bir "gerilla ordusu", bir PKK'sı yoktu ki!.. Köy basıp katliam yapmıyor,
karakolları bombalamıyor, "Önderlik"i eleştirenlere infaz timleri
yollamıyorlardı...
Bu kadar yalın bir gerçeği görmemek, aksine
"Kürt hareketinin kendine ilişkin sorunları"nı küçültüp asıl PKK'nın
hedefi olan "iyi Kürtler"e çatmak, onları "Vatan Perwer Kürtler" gibi
ucuz dokundurmalarla iğnelemek, neyin gösteresidir acaba?
Nuray
Mert, "AKP yandaşlığı"nın zararlarını çok eleştiriyor ve bazen bence de
doğru olan şeyler söylüyor. Ama biraz da "AKP düşmanlığı"nın yarattığı
abukluklar üzerinde kafa yorsa, fena olmayacak gibi.