19 MAYIS 1919 TARİHİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ
UZM. NEŞE ÇETİNOĞLU (*)
19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm
noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19
Mayıs aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri ***ürecek
olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler
olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir
önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı
dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir.
O’nun şu sözü çok anlamlıdır:“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve
anlayan gerçek fikirli demektir.” (1)
Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak
kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemini daha iyi anlayabilmek için
Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği
İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri Atatürk’ün
Samsun’a ayak basışıdır. TürkMilleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında
kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider
Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş”
yolunu açtı. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan
başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler. Samsun’a ayak
basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a
çıkışı ile başlatmasından anlaşılmaktadır ki şimdi bu yolculuğu kısaca
anlatmaya çalışalım.
Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik
bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en
rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde
Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı
Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa
çıkması (2)dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin
de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikayetleri üzerine bu
bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine
karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun
zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve
birşeyler yapmak içinAnadolu’ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz
fırsattır. İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk’le Padişah
Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır3)
“-Paşa, Paşa!... Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin!Bunların hepsi
artık bu kitaba girmiştir (bu bir tarih kitabıdır)! Bunları unutun,
dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir...Paşa,
Paşa...Devleti kurtarabilirsin!...
Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi
konuşuyor?...O Vahdettin ki... bütün yaptıklarından pişman mı
olmuştur?Aldatıldığını mı anlamıştı?Fakat, böyle bir yorum ile başka
konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim:
-Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür
ederim...Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz...”
Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna
kapılmıştı ama, O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir“Türk Milleti” vardı.
Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi
kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik edecekti. Bu 18
kişinin adları şöyleydi4) III. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey
(General Bele), Müfettişlik Kurmay Başkanı Kurmay Albay Manastırlı Kâzım
Bey (General DIRIK), Müfettişlik Sağlık Bakanı Doktor Albay İbrahim
Talî Bey (ÖNGÖREN), Kurmay Başkan Yardımcısı Kurbay Yarbay Mehmet Ârif
Bey(AYICI), Karargâh Erkân-ı Harbiyesi İstihbarat ve Siyâsiyât Şubesi
Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey(GEREDE), Müfettişlik Topçu Komutanı
Topçu Binbaşı Refik Bey(SAYDAM), Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevad
Abbas(GÜRER), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (TÜNAY),Kurmay Mülhakı
Yüzbaşı İsmail Hakkı (EDE), Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket
(ÖNDERSEV), Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (SÜSOY), Kurmay
Başkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kâlem Âmiri Üsteğmen Arif Hikmet
(GERÇEKÇI), İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah(KUNT), Müfettişlik İkinci
Yaveri Teğmen Muzaffer (KILIÇ), Şifre Kâtibi, Birinci Sınıf Kâtip Fâik
(AYBARS), Şifre Kâtibi Yardımcısı, Dördüncü Sınıf Kâtip Memduh (ATASEV).
Atatürk beraberindeki kişilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden
sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır.
17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40 sıralarında
İnebolu’ya varır. 18Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna
gelinir. Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez
iskelesine çıkarılırlar. Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail
Yurtsever, o zaman için Atatürk’ü tanımadığını söyler,Atatürk’ü sandalda
ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla
gördüğünü anlatır. (5)
Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında
görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak
bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket
edecekti.
Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi.
Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol
geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze
haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu
sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti;
şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama, O’nda ve O’nun gibi
düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.
Kısaca vermeye çalıştığımız bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm
noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Millî Mücadele’yi başlatmak
üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin
önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti. Yazımızın
başında da belirttiğimiz gibi gençlik kavramı genel anlamda fikirlerdeki
yeniliği anlatmaktadır.
Atatürk“Gençler!Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen
gençler!Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe
bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”(6)derken Türk gençliğine
olan güvenini de anlatmıştır.
Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır:“Beni görmek
demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim
duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir”(7)demiştir.
Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür.
Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her
zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip
çıkarak kutlamalıyız.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'mızdır
19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı gündür. I. Dünya
Savaşı sonunda ülkemizin birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından
işgal edilmişti. Yurdumuzu bu durumdan kurtarmak için Atatürk, 16
Mayıs 1919'da "Bandırma Vapuru" ile İstanbul’dan Samsun'a hareket etti.
19 Mayıs 1919'da Samsun'a vardı ve burada Kurtuluş Savaşını başlattı.
Üç yıl süren savaşlar sonunda ülkemiz yabancı güçlerden kurtarıldı. 29
Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Atatürk'ün, Samsun'a
varış tarihi olan 19 Mayıs günü Ata’nın isteği üzerine "Gençlik ve Spor
Bayramı" olarak kutlanmaktadır.
Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye’nin
geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu. Gençliğe bıraktığı
bu önemli görevi söylevinde şöyle dile getiriyordu Atatürk: "Ey Türk
Gençliği! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini
sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin
biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır."
Atatürk, "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur!" sözü ile başarılı
olabilmenin bir koşulunun da sağlıklı olmak olduğunu, sağlıklı olmak
için de spor yapmak gerektiğini vurgulamıştır.
Her yıl 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bayramımız yurdun her yanında spor
gösterileri ve törenlerle kutlanır.
19 Mayıs; 1981 yılından bu yana "Atatürk'ü Anma Günü" olarak da
kutlanmaktadır. Bunun nedeni Atatürk’ün bir söyleşi sırasında: "Ben 19 Mayıs'ta doğdum" demiş olmasıdır.
UZM. NEŞE ÇETİNOĞLU (*)
19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm
noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19
Mayıs aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri ***ürecek
olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler
olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir
önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı
dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir.
O’nun şu sözü çok anlamlıdır:“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve
anlayan gerçek fikirli demektir.” (1)
Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak
kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemini daha iyi anlayabilmek için
Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 tarihleri arasında gerçekleştirdiği
İstanbul-Samsun yolculuğunu bir kez daha hatırlamamız gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki önemli olaylardan biri Atatürk’ün
Samsun’a ayak basışıdır. TürkMilleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında
kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider
Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş”
yolunu açtı. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan
başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler. Samsun’a ayak
basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a
çıkışı ile başlatmasından anlaşılmaktadır ki şimdi bu yolculuğu kısaca
anlatmaya çalışalım.
Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik
bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en
rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde
Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı
Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa
çıkması (2)dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin
de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikayetleri üzerine bu
bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine
karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun
zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve
birşeyler yapmak içinAnadolu’ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz
fırsattır. İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk’le Padişah
Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır3)
“-Paşa, Paşa!... Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin!Bunların hepsi
artık bu kitaba girmiştir (bu bir tarih kitabıdır)! Bunları unutun,
dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir...Paşa,
Paşa...Devleti kurtarabilirsin!...
Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi
konuşuyor?...O Vahdettin ki... bütün yaptıklarından pişman mı
olmuştur?Aldatıldığını mı anlamıştı?Fakat, böyle bir yorum ile başka
konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim:
-Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür
ederim...Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz...”
Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna
kapılmıştı ama, O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir“Türk Milleti” vardı.
Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi
kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik edecekti. Bu 18
kişinin adları şöyleydi4) III. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey
(General Bele), Müfettişlik Kurmay Başkanı Kurmay Albay Manastırlı Kâzım
Bey (General DIRIK), Müfettişlik Sağlık Bakanı Doktor Albay İbrahim
Talî Bey (ÖNGÖREN), Kurmay Başkan Yardımcısı Kurbay Yarbay Mehmet Ârif
Bey(AYICI), Karargâh Erkân-ı Harbiyesi İstihbarat ve Siyâsiyât Şubesi
Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey(GEREDE), Müfettişlik Topçu Komutanı
Topçu Binbaşı Refik Bey(SAYDAM), Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevad
Abbas(GÜRER), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (TÜNAY),Kurmay Mülhakı
Yüzbaşı İsmail Hakkı (EDE), Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket
(ÖNDERSEV), Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (SÜSOY), Kurmay
Başkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kâlem Âmiri Üsteğmen Arif Hikmet
(GERÇEKÇI), İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah(KUNT), Müfettişlik İkinci
Yaveri Teğmen Muzaffer (KILIÇ), Şifre Kâtibi, Birinci Sınıf Kâtip Fâik
(AYBARS), Şifre Kâtibi Yardımcısı, Dördüncü Sınıf Kâtip Memduh (ATASEV).
Atatürk beraberindeki kişilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden
sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır.
17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40 sıralarında
İnebolu’ya varır. 18Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna
gelinir. Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez
iskelesine çıkarılırlar. Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail
Yurtsever, o zaman için Atatürk’ü tanımadığını söyler,Atatürk’ü sandalda
ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla
gördüğünü anlatır. (5)
Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında
görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak
bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket
edecekti.
Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi.
Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol
geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze
haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu
sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti;
şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama, O’nda ve O’nun gibi
düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.
Kısaca vermeye çalıştığımız bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm
noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Millî Mücadele’yi başlatmak
üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin
önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti. Yazımızın
başında da belirttiğimiz gibi gençlik kavramı genel anlamda fikirlerdeki
yeniliği anlatmaktadır.
Atatürk“Gençler!Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen
gençler!Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe
bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”(6)derken Türk gençliğine
olan güvenini de anlatmıştır.
Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır:“Beni görmek
demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim
duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir”(7)demiştir.
Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür.
Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her
zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip
çıkarak kutlamalıyız.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'mızdır
19 Mayıs 1919 Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı gündür. I. Dünya
Savaşı sonunda ülkemizin birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından
işgal edilmişti. Yurdumuzu bu durumdan kurtarmak için Atatürk, 16
Mayıs 1919'da "Bandırma Vapuru" ile İstanbul’dan Samsun'a hareket etti.
19 Mayıs 1919'da Samsun'a vardı ve burada Kurtuluş Savaşını başlattı.
Üç yıl süren savaşlar sonunda ülkemiz yabancı güçlerden kurtarıldı. 29
Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Atatürk'ün, Samsun'a
varış tarihi olan 19 Mayıs günü Ata’nın isteği üzerine "Gençlik ve Spor
Bayramı" olarak kutlanmaktadır.
Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye’nin
geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu. Gençliğe bıraktığı
bu önemli görevi söylevinde şöyle dile getiriyordu Atatürk: "Ey Türk
Gençliği! Birinci ödevin; Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini
sonsuzluğa değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin
biricik temeli budur. Bu temel senin en değerli güven kaynağındır."
Atatürk, "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur!" sözü ile başarılı
olabilmenin bir koşulunun da sağlıklı olmak olduğunu, sağlıklı olmak
için de spor yapmak gerektiğini vurgulamıştır.
Her yıl 19 Mayıs günü Gençlik ve Spor Bayramımız yurdun her yanında spor
gösterileri ve törenlerle kutlanır.
19 Mayıs; 1981 yılından bu yana "Atatürk'ü Anma Günü" olarak da
kutlanmaktadır. Bunun nedeni Atatürk’ün bir söyleşi sırasında: "Ben 19 Mayıs'ta doğdum" demiş olmasıdır.