Atatürk'ün vasiyetii ve
vasiyetinin tamamının açıklanmaması ile igili tüm bilgileri bu sitede
bulabilirsiniz..
www.ataturkungizlivasiyeti.com
Yinede ben kısaca bi konuyu özetlemiş oliiiiim....
Şöyle Diyelim :
Atatürk'ün Açıklanmayan Vasiyeti !
Atatürk ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere bir vasiyet
bırakmıştı. Kenan Evren
1988'de Atatürk'ün vasiyetini açmış ancak "açıklanmasını sakıncalı
görüp" tekrar kitlemişti. Atatürk sözlü olarak Fevzi Çakmak'ın
Cumhurbaşkanı olmasını ve dış politikada da Türk-Sovyet dostluğunu
vasiyet etmişti.
MEHMET PERİNÇEK
Bu 10 Kasım'da Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün üzerinden 66 yıl geçmiş
olacak. Büyük önder
ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere bir vasiyet bırakmıştı. Vasiyet
Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi'nde saklanmıştı. 1988'de dönemin
Cumhurbaşkanı Kenan Evren Atatürk'ün vasiyetini açmış ancak
"açıklanmasını sakıncalı görüp" gizli tutulmak üzere Genelkurmay Harp
Dairesi'ne geri göndermişti.
KÜÇÜK AMERİKA İÇİN SAKINCALI
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun vasiyeti Türkiye Cumhuriyeti'nin
Cumhurbaşkanı tarafından "sakıncalı" bulunmuştu. Gerçekten de Atatürk'ün
devrimleri ve fikirleri Türkiye'yi Küçük Amerika yapmak isteyenler için
sakıncalı olabilirdi. Bu yüzden yıllarca Atatürk'ün fikirleri
çarpıtıldı sansürlendi.
Ancak Atatürk'ün devlet yöneticilerine ve yakın arkadaşlarına birkaç
defa ifade ettiği sözlü vasiyeti çeşitli kaynaklara yansıdı. Atatürk
sözlü vasiyetinde kendisinin Cumhurbaşkanı adayını açıklmış
Türkiye'nin dış politikasının izleyeceği hattı belirtmişti.
CUMHURBAŞKANLIĞI'NA FEVZİ ÇAKMAK'I ÖNERDİ
Kaynaklara göre Atatürk
kendisinden sonra Cumhurbaşkanı olarak Mareşal Fevzi Çakmak'ın
seçilmesini istemişti. Bu öneri Mustafa Kemal tarafından ilk olarak
doğrudan Çakmak'a da yapıldı. Hatta Genelkurmay Başkanı Çakmak'ın
milletvekili olarak Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için erken seçim bile
tasarlandı anayasanın değiştirilmesi bile düşünüldü. İddialara
göre Atatürk ölürken Fevzi Çakmak'ın Cumhurbaşkanı olacağına emindi.
Ancak daha sonradan Celal Bayar'ın İnönü'yü desteklemesiyle durum
değişti ve İnönü Cumhurbaşkanı oldu.
TÜRK-SOVYET DOSTLUĞUNU VASİYET ETTİ
Atatürk Türkiye'nin dış politikası konusundaki vasiyetini ise yakın
silah arkadaşlarına belirtmişti. İsmet İnönü Atatürk'ün Türk-Sovyet
dostluğunu vasiyet ettiğini belirtir. Diğer taraftan Atatürk
Kılıç Ali'ye ölmeden kısa bir süre önce "Dış politikamızın temeli
Sovyet dostluğudur. Sovyet dostluğuna zarar vermemek şartıyla İngiltere
ile bir anlaşmanın faydası olur" demiştir.
Tevfik Rüştü Aras ise Atatürk'ün son sözlerinden birinin Sovyetler'le
ilişkilerin 1925 Antlaşması çerçevesinde yürütülmesi olduğunu söyler.
Türkiye ve SSCB'nin Batılı emperyalist ülkeler tarafından tecrit
edildiği ve Musul Sorunu'nun Türkiye aleyhine çözümlendiği dönemde
iki ülke 17 Aralık 1925 tarihinde Dostluk ve Tarafsızlık
Antlaşması imzalamıştır. Dönemin Dışişleri Bakını Tevfik Rüştü Aras ve
Dışişleri Halk Komiseri Çiçerin'in imzaladığı bu antlaşma
belirli protokoller de eklenerek ve birkaç defa uzatılarak 1945
senesine kadar geçerliliğini korumuştur.
"SOVYETLER'E KARŞI BİR SALDIRI POLİTİKASI GÜTMEYECEKSİNİZ!"
Zekeriya Sertel de Celal Bayar ve Tevfik Rüştü Aras'ı kaynak göstererek
Atatürk'ün ölüm yatağında arkadaşlarına şu vasiyette bulunduğunu
aktarır:
"Sovyetler Birliği'ne karşı asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz.
Doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak Sovyetler'e yöneltilmiş herhangi
bir antlaşmaya girmeyecek ve böyle bir antlaşmaya imza koymayacaksınız."
Atatürk son günlerinde bu konuyla ilgili önemli bir görüşmeyi de
Ali Fuat Cebesoy'la yapar. Atatürk
Cebesoy'a dış politikayla ilgili şu öğütleri verir:
"Fuat Paşa pek yakında dünya vaziyeti mütareke senelerinden daha
çok ciddi olacak ve karışacaktır. İkinci büyük bir harb karşısında
kalacağız. Dünyada hakim olan milletleri idare edenlerin arasında
maatteessüf birinci derecede devlet adamı çıkmıyor. (Hitler'le
Mussolini'yi kastederek) Avrupa'da birkaç maceraperest Almanya ve
İtalya'nın başında cebren bulunuyorlar. Karşı karşıya geldikleri zayıf
devlet adamlarının aczinden cüret alıyorlar. Bunlar bugün dünyayı kana
boyamaktan çekinmeyeceklerdir. Eski dostumuz Rus Sovyet Hükümeti
acizlerle maceraperestlerin yanlış hareketlerinden istifade etmesini
bilecektir. Bunun neticesinde dünyanın vaziyeti ve muvazenesi kamilen
değişecektir. İşte bu devre esnasında doğru hareket etmesini bilmeyip en
küçük bir hata yapmamız halinde başımıza mütareke senelerinden daha çok
felaketler gelmesi mümkündür."
ATATÜRK TÜRK MİLLETİNDEN GİZLENEMEZ!
Mustafa Kemal Atatürk'ü 66. ölüm yıldönümünde en iyi onun hedeflerini ve
öğütlerini bilerek anabiliriz. Ama bundan da önemlisi
ülkemizin karşı karşıya olduğu tehditleri ancak Kemalist Devrim
rotasına tekrar girip onu tamamlayarak bertaraf edebileceğimiz
bugünlerde Atatürk'ün yazılı vasiyetinin açıklanması çok daha
gereklidir. Atatürk
artık daha fazla Türk milletinden gizlenmemelidir ve gizlenemez!
vasiyetinin tamamının açıklanmaması ile igili tüm bilgileri bu sitede
bulabilirsiniz..
www.ataturkungizlivasiyeti.com
Yinede ben kısaca bi konuyu özetlemiş oliiiiim....
Şöyle Diyelim :
Atatürk'ün Açıklanmayan Vasiyeti !
Atatürk ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere bir vasiyet
bırakmıştı. Kenan Evren
1988'de Atatürk'ün vasiyetini açmış ancak "açıklanmasını sakıncalı
görüp" tekrar kitlemişti. Atatürk sözlü olarak Fevzi Çakmak'ın
Cumhurbaşkanı olmasını ve dış politikada da Türk-Sovyet dostluğunu
vasiyet etmişti.
MEHMET PERİNÇEK
Bu 10 Kasım'da Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün üzerinden 66 yıl geçmiş
olacak. Büyük önder
ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere bir vasiyet bırakmıştı. Vasiyet
Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi'nde saklanmıştı. 1988'de dönemin
Cumhurbaşkanı Kenan Evren Atatürk'ün vasiyetini açmış ancak
"açıklanmasını sakıncalı görüp" gizli tutulmak üzere Genelkurmay Harp
Dairesi'ne geri göndermişti.
KÜÇÜK AMERİKA İÇİN SAKINCALI
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun vasiyeti Türkiye Cumhuriyeti'nin
Cumhurbaşkanı tarafından "sakıncalı" bulunmuştu. Gerçekten de Atatürk'ün
devrimleri ve fikirleri Türkiye'yi Küçük Amerika yapmak isteyenler için
sakıncalı olabilirdi. Bu yüzden yıllarca Atatürk'ün fikirleri
çarpıtıldı sansürlendi.
Ancak Atatürk'ün devlet yöneticilerine ve yakın arkadaşlarına birkaç
defa ifade ettiği sözlü vasiyeti çeşitli kaynaklara yansıdı. Atatürk
sözlü vasiyetinde kendisinin Cumhurbaşkanı adayını açıklmış
Türkiye'nin dış politikasının izleyeceği hattı belirtmişti.
CUMHURBAŞKANLIĞI'NA FEVZİ ÇAKMAK'I ÖNERDİ
Kaynaklara göre Atatürk
kendisinden sonra Cumhurbaşkanı olarak Mareşal Fevzi Çakmak'ın
seçilmesini istemişti. Bu öneri Mustafa Kemal tarafından ilk olarak
doğrudan Çakmak'a da yapıldı. Hatta Genelkurmay Başkanı Çakmak'ın
milletvekili olarak Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için erken seçim bile
tasarlandı anayasanın değiştirilmesi bile düşünüldü. İddialara
göre Atatürk ölürken Fevzi Çakmak'ın Cumhurbaşkanı olacağına emindi.
Ancak daha sonradan Celal Bayar'ın İnönü'yü desteklemesiyle durum
değişti ve İnönü Cumhurbaşkanı oldu.
TÜRK-SOVYET DOSTLUĞUNU VASİYET ETTİ
Atatürk Türkiye'nin dış politikası konusundaki vasiyetini ise yakın
silah arkadaşlarına belirtmişti. İsmet İnönü Atatürk'ün Türk-Sovyet
dostluğunu vasiyet ettiğini belirtir. Diğer taraftan Atatürk
Kılıç Ali'ye ölmeden kısa bir süre önce "Dış politikamızın temeli
Sovyet dostluğudur. Sovyet dostluğuna zarar vermemek şartıyla İngiltere
ile bir anlaşmanın faydası olur" demiştir.
Tevfik Rüştü Aras ise Atatürk'ün son sözlerinden birinin Sovyetler'le
ilişkilerin 1925 Antlaşması çerçevesinde yürütülmesi olduğunu söyler.
Türkiye ve SSCB'nin Batılı emperyalist ülkeler tarafından tecrit
edildiği ve Musul Sorunu'nun Türkiye aleyhine çözümlendiği dönemde
iki ülke 17 Aralık 1925 tarihinde Dostluk ve Tarafsızlık
Antlaşması imzalamıştır. Dönemin Dışişleri Bakını Tevfik Rüştü Aras ve
Dışişleri Halk Komiseri Çiçerin'in imzaladığı bu antlaşma
belirli protokoller de eklenerek ve birkaç defa uzatılarak 1945
senesine kadar geçerliliğini korumuştur.
"SOVYETLER'E KARŞI BİR SALDIRI POLİTİKASI GÜTMEYECEKSİNİZ!"
Zekeriya Sertel de Celal Bayar ve Tevfik Rüştü Aras'ı kaynak göstererek
Atatürk'ün ölüm yatağında arkadaşlarına şu vasiyette bulunduğunu
aktarır:
"Sovyetler Birliği'ne karşı asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz.
Doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak Sovyetler'e yöneltilmiş herhangi
bir antlaşmaya girmeyecek ve böyle bir antlaşmaya imza koymayacaksınız."
Atatürk son günlerinde bu konuyla ilgili önemli bir görüşmeyi de
Ali Fuat Cebesoy'la yapar. Atatürk
Cebesoy'a dış politikayla ilgili şu öğütleri verir:
"Fuat Paşa pek yakında dünya vaziyeti mütareke senelerinden daha
çok ciddi olacak ve karışacaktır. İkinci büyük bir harb karşısında
kalacağız. Dünyada hakim olan milletleri idare edenlerin arasında
maatteessüf birinci derecede devlet adamı çıkmıyor. (Hitler'le
Mussolini'yi kastederek) Avrupa'da birkaç maceraperest Almanya ve
İtalya'nın başında cebren bulunuyorlar. Karşı karşıya geldikleri zayıf
devlet adamlarının aczinden cüret alıyorlar. Bunlar bugün dünyayı kana
boyamaktan çekinmeyeceklerdir. Eski dostumuz Rus Sovyet Hükümeti
acizlerle maceraperestlerin yanlış hareketlerinden istifade etmesini
bilecektir. Bunun neticesinde dünyanın vaziyeti ve muvazenesi kamilen
değişecektir. İşte bu devre esnasında doğru hareket etmesini bilmeyip en
küçük bir hata yapmamız halinde başımıza mütareke senelerinden daha çok
felaketler gelmesi mümkündür."
ATATÜRK TÜRK MİLLETİNDEN GİZLENEMEZ!
Mustafa Kemal Atatürk'ü 66. ölüm yıldönümünde en iyi onun hedeflerini ve
öğütlerini bilerek anabiliriz. Ama bundan da önemlisi
ülkemizin karşı karşıya olduğu tehditleri ancak Kemalist Devrim
rotasına tekrar girip onu tamamlayarak bertaraf edebileceğimiz
bugünlerde Atatürk'ün yazılı vasiyetinin açıklanması çok daha
gereklidir. Atatürk
artık daha fazla Türk milletinden gizlenmemelidir ve gizlenemez!